Teknolojinin hızına yetişmekte zorlandığımız bugünlerde, artık her yerde Dijital Dönüşüm ve Endüstri 4.0 logolu tanıtım, seminer ve eğitim programları ile karşılaşıyoruz. Robotlar, endüstrileşme süreci içinde her gün kendini farklı bir alanda gösteriyor. Yapılan araştırmalara göre 2030 yılında, basit cerrahi operasyonların (apandisit ameliyatı gibi), doktorlar yerine tıbbi alanda uzmanlaşmış robotlar tarafından yapılacağı dile getiriliyor.
Peki böyle bir ortamda varolmak ve bu sürece katkıda bulunup fayda yaratmak adına kendimize dönüp baktığımızda nelerin farkına varıyoruz?
Zorlukların ve engellerin üstesinden gelmeye ne kadar cesaretimiz var? Cesur olmanın tanımını nasıl yapıyoruz?
Yaratım süreci içinde Üretici olabilmeyi ne kadar gerçekleştirebiliyoruz?
Bu deneyimi yaşatmak adına kendimize ne kadar şans tanıyoruz?
Yüzlerce belki binlerce kere başarısız olup ama yılmadan başarana kadar denemeye, hayalimizin peşinden koşmaya ne kadar fırsat veriyoruz?
Yaptığımızı eleştirmeye, yaptığımızın eleştirilmesine ve daha iyi yapmanın yollarını keşfetmeye ne kadar yakınız? Bize ne kadar tanıdık geliyor?
Tüm sorularımın cevaplarını düşündüğümde beynimde yanan ışığın beni; Afganistan’ın yıkık dökük duvarlarına acılarını ve umutlarını işleyen yetenekli grafiti sanatçısı Shamsia Hassani’nin “Düş Graffitisi" adını verdiği sergisinin içine doğru sürüklediğini hissediyorum.
Bundan yıllar öncesindeki Afganistan gözümün önüne geliyor; Taliban yönetimi altında insanlık dışı müdahalelere maruz bırakılan; hastanelere gidemeyen, erkek doktorların kadın bedenine dokunmasının yasaklanmasıyla beraber yardım alamayan ve hayatını kaybeden, yüksek sesle güldükleri için dayak yiyen, oje sürdükleri için tırnakları kesilen KADINLAR...
Ve sonrasında 20 yıllık mücadelelerinin ardından gelen muhteşem özgürlük ile kucaklaşma anı. İş hayatında yer bulan, özgürce gezebilen, dilediklerini giyebilen, eğitim alabilen yani insanca yaşama haklarını kazanmış AFGAN KADINLARI ve KIZ ÇOCUKLARI...
Ve yıl 2021 şimdi şu an; Taliban yönetimi tekrar iş başında. Afgan kadınları ve kız çocukları hala aynı zihniyet altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor ve her gün güvenliklerinden endişe duyuyor. Çocuk yaşta gelin olmaktan, istemedikleri bir hayata sürüklenmekten, en temel yaşam haklarından bile mahrum bırakılmaktan korkuyorlar.
Taliban’ın ılımlı bir stratejiye yöneleceğini söylemesine rağmen kadınlar daha şimdiden üniversitelerinden, iş yerlerinden geri çevriliyorlar. Her gün şiddet ve istismara maruz bırakılmakla karşı karşıyalar.
Shamsia Hassani, Afganistan’ın ilk kadın grafiti sanatçısı. Feminist dokulu ve derin grafiti çalışmaları ile insanların zihnindeki savaşın, tüm kötü anılarını, renklerle kaplamaya çalışan; kendisine insanları gülümsetebilmeyi ve bir nebzede olsa olumlu düşündürebilmeyi amaç edinmiş; bunun içinde kendi silahı olan boyalarını kullanan; Afganistan’da sanatın sevilmemesinin yanında bir kadının sanat eseri üretmesi nedeniyle de tepki gören CESUR BİR KADIN.
Bir röportajında çalışmalarındaki kadınlardan bahseden Shamsia şöyle diyor:
“Kadının gücünü ve kadının sevincini gösterebilmek için imgelerimi değiştirdim. Çalışmalarımda çok fazla hareketlilik var. Kadınların Afgan toplumu için yeni ve daha güçlü şekli ile geri döndüğünü görmek istiyorum. Evde olan bir kadın değil. Bu yeni bir kadın. Enerjisiyle dolu olan, tekrar başlamak isteyen bir kadın. Onları hayattan daha büyük boyuyorum."
Kadınlar ne kadar susturulmaya, sanat ne kadar engellenmeye çalışılsada biz hep daha güçlü bir şekilde geleceğiz. Shamsia Hassani, savaşın, terörün içinde perişan olmuş bir ülkede dahi Afgan kadınlarına umut olmaya, onlara hayatın renklerini göstermeye uğraşıyor.
Onun bu çabasının hepimize tüm insanlığa ilham olmasını diliyorum.