Renk, Müzik, Ahenk, Ritim ve Bütünsellik

Renk, Müzik, Ahenk, Ritim ve Bütünsellik

Dans ettiğim anlar enderdir. Aslında çok severim. Ama kendime dans etmek için tüm yaşam alanıma baktığımda acaba ne kadar izin vermişimdir? Bu sorunun çok net bir yanıtı var. Sadece bir kez. Ve bu yanıt ile hayatım çok başka bir anlam kazandı. Çünkü aslında istediğim hepimizin bildiği dans değildi, yani tango, vals, çaça, samba gibi bir dans etmek istemiyordum. Kendimi ve içimden geçen tüm duyguları dans ile ifade etmenin yolunu arıyordum. Bedenimi harekete geçirmeye, duygularımı bedenimle, kalbimle, zihnimle ve ruhumla bütünleştirerek kendi gerçekliğimi ortaya koymaya ihtiyacım vardı.

 

Yaşamın içinde aslında her zaman olmak istediğimiz yerdeyiz ve sadece tahammül ettiğimiz kadarını yaşıyoruz. Dans etme yetisi de aslında olmak istediğim yeri bana gösterdi, o yeri benim alanım haline getirerek alan açtı. Bu yetinin adını da çok sevdim “Yaratıcı Dans ve Hareket". Bedenimin dilini okuduğumu ve okuduğum dili de ruhuma taşıdığımı farkettim. Kendimi yüzeysellikten, derinlere giden bir yolculukta buldum.

 

Bazı zamanlar, gözlerim açıkken rüya görürüm. O anlar gerçekten bağlantıya geçtiğim ve hayal kurduğum anlardır.  Kendi yarattığım sahnede varolurum. An’da ve akışta olmanın en hareketli ve aynı zamanda en sessiz halini yaşarım. Bu anlarda insanın mucizevi güçlerini keşfettiğine inanırım.

 

Yaratıcı Dans ve Hareket Atölyesi’nde olduğum zamanları gözümün önüne getiriyor ve bedenimin kendiliğinden müziğin ritmine uyar halde yaratıcılığını nasıl bu kadar güzel bir şekilde sergilediğini hayretle izliyorum ve diyorum ki ;

 

“Biri ritim tuttur. Hayatta her şey bir ritim. Sorgusuz, sualsiz ritmine teslim ol. Gözün açıkken bir rüyadaymış gibi ak..."

 

Issey Miyake ismini ilk defa arkadaşımdan gelen bir defile videosu ile duydum. Videonun izleme tuşuna bastığım an, ben de o defilenin içine girdim. Mankenler, podyum haline getirilmeye çalışılmış eski bir tren garının bekleme salonunda , yürümüyorlar da uçuyorlardı sanki. Orada olanlar ne bir defile, ne bir danstı. Tam anlamıyla bir akışta olma hali idi. Kendimi suyun içine bırakmış, hiç bir çaba sarfetmeden sadece suyun beni götürdüğü yöne doğru kollarım ile bedenimi dengede tutararak ilerliyordum.

 

Peki, neydi o an hissettiğim? Beni içimin derinliklerine götüren neydi?

" Varoluşu ve bütünselliği her haliyle yaşıyor olmak "

 

Hangi parçalar birleşmiş ve bu inanılmaz mucizevi anı yaratmıştı?

 

Renk (göz) , Müzik (kulak), Hareket (beden), Söz (kalp), Ahenk (ruh-öz) ve Koordinasyon (zihin)

 

Yaşam alanlarımıza bu gözle bakmaya davet ediyorum hepimizi. Lunaparkın ortasında bir oyuncaktan diğerine mutluluktan çılgına dönercesine koşan çocuklar gibi, sanki zaman akmıyor da durmuş gibi...




Sosyal Medyada Paylaş



Siz Hala Profesyonel Destek Almıyor musunuz?

Size Nasıl Yardımcı olabilirim?

" Değişimin sırrı, tüm enerjini eskiyle savaşmak yerine yeniyi yaratmak için odaklanmandır." -Socrates

Hadi bu sırrı birlikte keşfedelim...

İLETİŞİM

Hayallere doğru bir yolculuğa çıkmaya var mısınız?