Hayat Müziktir

Hayat Müziktir

Milli bayram günlerimiz benim için heyecanın, çoşkunun, başarının, azmin, kararlılığının ve vatan sevgisinin derin anlamlarını barındırır içinde. Çocukluğumdan bu yana bayram sabahları gözlerim daha canlı uyanır, kalbim daha hızlı atar. Çok severim bu halimi. İçimdeki çocuğun en sevdiği zamanlardır. Kıpır kıpır, cıvıl cıvıl, ışıl ışıl, pırıl pırıl en doğal ve en saf  hallerimizdir onlar...

 

Son zamanlarda içimdeki çocuğu mutlu eden başka bir şey daha farkettim. Her bayram bana sevgili Atam’ın bilmediğim özelliklerini, daha önce duymadığım hikayelerini ve görmediğim fotoğraflarını getirmeye başladı. Her geçen gün kendime, çevreme ve ülkeme dair umudum, Atam’a dair keşfettiklerim sayesinde daha da canlandı, daha da görünür hale gelmeye başladı.

 

Keşiflerim arasında beni en çok etkileyenlerden biri Atatürk’ün Türk Müziğine dair ortaya koyduğu felsefesidir.

 

Atatürk’ün alaturka ve halk müziği sevgisini bilmeyen ve onu körü körüne Batı müziği destekçisi gibi gören, göstermeye çalışan yaklaşımlar, günümüzde de vardır. Müziğe niçin önem verdiğini; 1930’da Alman gazeteci Emil Ludvvig’e, Montesquieu’ün “ Bir milletin musikicilikteki meyline ehemmiyet verilmezse, o millet ilerletmek mümkün olmaz " sözünü çok doğru bulduğunu ifade ederek anlatmıştır. Atatürk, değişim ve müzik arasında kurduğu bağı da 1 Kasım 1934 tarihinde TBMM’yi açış nutkunda şu şekilde ifade etmiştir :

 

“ Bir milletin yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir."

 

Atatürk, 14 Ekim 1925’te İzmir Kız Öğretmen Okulu’nu ziyaret etmiş ve bu ziyaretinde öğrenciler Atatürk’e “ Hayatta musiki lazım mıdır? " diye sormuşlardır. Atatürk’ün öğrencilerin sorusuna verdiği cevap şu olmuştur :

 

“ Hayatta musiki lazım değildir. Çünkü hayat musikidir. Musiki ile alakası olmayan mahlukat insan değildir. Eğer söz konusu olan hayat insan hayatı ise, musiki her zaman vardır. Musikisiz hayat zaten mevcut olamaz. Musiki hayatın neşesi, ruhu, devamı ve her şeyidir. "

 

Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı eserinde Atatürk’ün halk müziği ve alaturka merakını şöyle anlatmaktadır ;

 

“ Mustafa Kemal yalnız Rumeli türkülerini mat sesi ile güzel ve tatlı söylemekle kalmaz, alaturka müziği makamlarını da bilirdi. Özellikle Rumeli türkülerini söylerken derin ve onulmaz bir gurbet ve sıla acısı gözlerinde yaşardı. O, vatanı unutmaz, kaybettiğimiz Rumeli ve Makedonya topraklarının kır kokularını alır gibi, su ve çıngırak seslerini duyar gibi bakışları uzaklaşa uzaklaşa sislenir, bizim içinde olmadığımız hatıralar içine karışır giderdi."

 

Ses sanatçısı Mualla Gökçay’da hatıralarında Atatürk’ün müzik zevkini şu cümlerle belirtmektedir ;

 

“ Ata umumiyetle Türk Müziği’ni severdi. Ama Rumeli türkülerini her şeye tercih ederdi. Rumeli türkülerini bize bizzat kendisi meşk etmişti. Arada bir “ Konuşur gibi, tane tane okuyun " diye ihtar ederdi. En sert hocalardan daha titizdi. Müzikten çok iyi anlar, en ufak falso ve harayı hemen yakalardı."

 

Sevgili Atam’ın ortaya koyduğu her eserde, Sanat, Bilim ve Ahlak ölçüsünden kopmadan tevazuyu sergilediğini görüyor ve kendime örnek alıyorum. Her bir örnek ile de, Ben’den Biz’e giden yolculuğumun tohumlarını atıyorum.

 

“ Bir milleti yaşatmak için birtakım temeller lazımdır ve bilirsiniz ki, bu temellerin en önemlilerinden biri sanattır. Bir millet sanattan ve sanatkardan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz. Böyle bir millet, bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve hasta bir kimse gibidir. Hatta kastettiğim manayı bu söz de ifadeye yeterli değildir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur. Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felakete mahkumdur. Birçok unsurlar o felaketin derecesini farketmez. Farkettiği gün de ne kadar müthiş bir etkinlikle çalışmak gerektiğini tahmin edemez."

                                                                                                    

Mustafa Kemal ATATÜRK, 1923




Sosyal Medyada Paylaş



Siz Hala Profesyonel Destek Almıyor musunuz?

Size Nasıl Yardımcı olabilirim?

" Değişimin sırrı, tüm enerjini eskiyle savaşmak yerine yeniyi yaratmak için odaklanmandır." -Socrates

Hadi bu sırrı birlikte keşfedelim...

İLETİŞİM

Hayallere doğru bir yolculuğa çıkmaya var mısınız?