Kadının Adı Var...

Kadının Adı Var...

Okuduğum her kitabın, seyrettiğim her filmin, karşıma çıkan her insanın, katıldığım tüm sanatsal faaliyetlerin hayatımda özel bir anlamı olduğunu düşünürüm. Hayatıma girdiği an, her birine ihtiyacım olduğu an’dır. Benim için ve sadece bana özel mesajları vardır. O mesajları aldığım an, içimde bir şeyler çözülür akar gider sanki. Hafiflemiş hissederim bedenimi, kalbimi, zihnimi ve ruhumu...

 

İşte o anlardan biriyle dün akşam karşılaştım. Bir süre önce arkadaşımın paylaştığı ve etkilenerek izlediğini söylediği videoyu izledim. Videonun ismi; " Yapabilirsin, bir Tuluhan Tekelioğlu belgeseli ". 9 Türk kadının yaşam yolculuklarını, birebir kendileri ile yaptığı röportajlar ve keyifli görüntüler eşliğinde anlatıyor. Fırsatınız olduğunda izlemenizi öneririm.

 

Paylaştıkça çoğalır; biribirimize dokundukça cesaretlenir ve sevgiyi dillendirdikçe potansiyelimizi keşfederiz; felsefeme dayanarak, ben de bugünkü yazımı her birini kendime örnek aldığım 9 Türk kadın ile taçlandırmak istedim.

 

Paylaştığımız her hikaye, bir tohum. Attığımız her tohum,  yeni doğan yaşama bir can suyu...

 

Varolanı kabullenip öyle yaşamak mı yoksa adım atmak mı? o adımı atan kadınlara doğru bir yolculuk...

 

 

GÜLSÜN KAV - Doktor ve Tıp Etiği Uzmanı

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun Kurucusu ve bu uğurda Türkiye’nin her noktasına giden, her sesine kulak veren, her daim azmiyle ve kadınlara olan güveniyle mücadelesine devam eden çok güçlü bir kadın  Gülsün Kav. Ve diyor ki ;

 

“Hem Türkiyeli kadınların değişiminden hem de dünyadaki tüm kadın kardeşlerimizden güç ve moral alarak, umutlu mücadelemiz hiç bir kadının saçının bir teline zarar gelmeyene, hiç bir çocuk örselenmeye maruz bırakılmayana ve tüm kadınlar, tüm çocuklar tiranlardan kurtuluncaya kadar devam edecek ve mutlaka kadınlar kazanacak." 

 

 

ALTIN MİMİR - Avukat

Dersimli 9 çocuklu bir ailenin en büyük kızı, hemşirelik yaparak İstanbul Hukuk Fakültesini bitirmiş. Kadının adının olmadığı bir memleketten geliyor. Diyor ki ;

 

“Bizim oralarda kocasına erkek çocuk veremeyen her kadın eksiktir."

 

Kendinden sonra doğan her kız kardeşinin haberini aldığında hayalleri yıkılan bir kız çocuğu. Çünkü kız olarak doğmak, onun yaşadığı yerlerde suç işlemek anlamına geliyor.  

 

“ Hiç bir zaman babamın bu törelere boyun eğmesini kabul etmedim. O nedenle her zaman babama karşı oldum. Ona daha fazlasını vermek için mücadele ettim. Ve kendime bir söz verdim. Ben böyle olmayacağım."

 

“ Mühim olan mutluluğa giden yola yapılması gereken çiçekleri serpebilmekti." diyen Altın, kendisine verdiği sözü 8 kardeşini de yanına alıp hepsini üniversite mezunu yaparak gerçekleştirdi. Şu an çok başarılı bir avukat...

 

 

NURAN ERDEN - Duvar Ressamı

Tek isteği haritada bile yeri olmayan köyünü dünyaya göstermekti. Kadının adı yok gibi diyerek gülerek anlatıyor yapmak istediklerini.

 

“ Çocukluğumdan beri resim yapmayı çok seviyordum. Biraz geç oldu ama 27 yaşında üniversiteyi bitirdim ve her yere resim yapmaya başladım. Şu an da köyüm rengarenk ve artık haritada bir yeri var. "

 

Köyü boyamayı bitirince ne yapacaksın diye soruyorlar.  

 

“Türkiye’yi boyayacağım ve sonra da Dünya’yı..."

 

 

NAZMİYE MUSLU MURATLI - Halterci

Türkiye’de erkek sporu olarak bilinen haltere adını yazdıran ilk kadın sporcu. Kendi ağırlığının 3 katını kaldırdı ve 2 kere dünya rekoru kırdı.

 

“ Hiç engelli olduğumu farketmedim. Ettirmediler. Ailem ettirmedi. Normal sokaktaki çocuklar ayakları ile ip atlıyorken ben de ellerimle atlıyordum. Onlar koşuyorsa ben de leğenin içinde veya arabamla koşuyordum. Benim engelli hayatım çok güzel geçti. "

 

Engelin sadece zihinlerde olduğunu tüm dünyaya gösteren muhteşem bir kadın Nazmiye.

 

“ Bir insanda azim olduktan sonra korkma güzelim." diyerek kızını anlatıyor Nazmiye’nin annesi.

 

 

ASLI ELİF TANUĞUR - Gıda Mühendisi

Einstein’ın dile getirdiği “Bal arıları yeryüzünden yok olursa 4 yıl içinde insanlık yok olur." tezinden yola çıkarak, kovanın mucizesini keşfeden bir gıda mühendisi Aslı Elif Tanuğur.

 

Oğlunun hastalığı yüzünden girişimciliğe soyunan ve bu sayede yüzlerce arıcının geleceğini kurtarmak adına harekete geçen güçlü bir kadın.

 

“ Dünyanın 2.büyük arıcılık ülkesiyiz sadece bal üretiyoruz. Propolis ve arı sütünü ithal alıyoruz. "

 

Neden ithal alıyoruz sorusunun cevabını bulmak adına çıktığı yolculuğu, başarılı girişimci bir kadına dönüşerek tamamladı.

 

“ Araştırdım, okudum ve bir arıcı amcadan benim için az bir miktar arı sütü üretmesini istedim. Onu aldım, üzerinde çalışarak oğluma verecek hale getirdim. Ve her geçen günü oğlumun iyileştiğini ve antibiyotikleri ihtiyacı olmadığını gördüm. Madem ki böyle değerli ürünler var doğada. Arı da bunu üretiyor ve Arı da ülkemizde bolca var. O zaman neden bu ürünleri dışarıdan alalım ki?. İlkönce bana yapamazsın dediler, o başka bir iş, sen anlamazsın dediler. Ticareti bilmezsin; zaten kadınsın dediler. Önce kapılar kapandı. Ama sonra bir çok kapı açılmaya başladı. Açılan her kapıdan girdim, uzanan her eli tuttum. Ve sonunda ülkemizde sözleşmeli anlaşma ile propolis üretimi yapılabilen bir sistem yarattım."

 

Varolanı kabullenip yaşamak yerine, adım atıp ben yapabilirimin arkasından koşan güçlü bir kadının yolculuğu Aslı’nın hikayesi.

 

“ Arıya aşığım, arının ürettiği ürünlere aşığım ve ortaya çıkan değerli faydaya aşığım. Ve bu faydanın insanlara ulaşması gerektiğine inanıyorum. Ve bunu sağlayabilmek için de elimden geleni yapıyorum. Asla pes etmem. "

 

 

BERNA ŞEN - Pilot

Türkiye’nin ilk kadın F-16 pilotu. Cesareti ve yüksek performansı ile Türk hava kuvvetlerinde büyük başarı sağladı. Arkasından gelen kadınlara yol açtı.

 

“ Hava harp okulunda okudum. O dönem 200 kadar erkeğin arasında 10 kadar kadındık. Bu çok farklı bir durum. Herkese yapabildiğimi kanıtlama sürecim oldu benim. Herkese her öğretmenime tek tek ispatlamak zorunda kaldım. "

 

“ Hadi canım bu kız basbayağı uçuyor!!! " diyen, şaşkın gözlerle bakan insanları her daim gülerek izleyen, ülkemizin başarılı ilk savaş pilotu Berna Şen.

 

Komutanın sorusuna verdiği yanıt, hepimizin tam ve bütün insan olduğumuzu tüm açıklığıyla ortaya koyuyor ve tüm dünyaya da gösteriyor.

 

Komutan:

 

“ Sen bunu yaptın. Evet. Peki tüm kadınlar sence bunu yapabilir mi? "

 

Berna:

 

“ Siz bütün erkeklerin yapabileceğine kefil olun ben de bütün kadınlara kefil olurum."

 

 

NURAN ÖZYILMAZ - Girişimci

Kars’da kadın çalışmaz geleneğine başkaldırdı. 4 kızının geleceği için harekete geçti. Kars’ın geleneksel ürünü olan kazcılıkta para farkındalığı yaratmakla kalmadı, kadınları da ekonomiye dahil etti. Sürdürülebilir kaz üretimi projesi ile Birleşmiş Milletler tarafından desteklendi ve ödüllendirildi.

 

“ İşimin aşığıyım, kölesiyim ben. Emeğim ile yola çıktım. Sermayem olmadı ama her daim yanımda emeğim vardı. "

 

Kendine olan inancı, bitmez tükenmez yaşama enerjisi ve çalışma azmi ile Kaz yetiştiriciliği ve ırkını devam ettirme derneğini kurdu.

 

“ Kaz evi " adıyla kurduğu işletmesi köyünün kadınlarınının yetiştirdiği kazları alıyor ve müthiş lezzetlere dönüştürüyor ve diyor ki ;

 

“ Bizim buralarda bir söz vardır;  “ Kızını ez; Kazını ezme ". Ama biz Kızı da yücelttik; Kazı da para ettik. "

 

 

ECE APAYDIN - Müzik Öğretmeni

Hayat müzik ile güzel dedi ve öğrencileri ile birlikte muhteşem bir performansa imza attı.

 

“ Çocuklarıma sevmeyi öğretmeliydim. Sevgiye ihtiyaçları vardı. 8.sınıfların rehber öğretmeniyim. Çocuklarda iz bırakacak değişik bir şey yapmalıydım. Bu ne olabilirdi?  "

 

Müzik ile çıktığı yolculuğa sevgiyi de kattı. Ve olmaz denileni başardı. Ulaşmak istediği öğrenci sayısı 100 iken ilk gösterisini 360 öğrenci ile yaptı.

 

Çocuklarından aldığı geri bildirimleri anlatırken gözleri doluyor Ece Öğretmenin.

 

“ Hocam siz bize güvendiniz, biz kendimize güvenmiyorduk. Siz bize güveni öğrettiniz. Siz bize güvendiğiniz için biz başardık. “ harika bir kelimeydi bu. Biz onlarla paylaştık. Biribirimizin yüreğine dokunduk. Onlarda benim yüreğime çok dokundu ve ben onları çok seviyorum. "

 

 

ÜMMİYE KOÇAK - Oyun yazarı ve Yönetmeni

Kadına karşı şiddeti anlattığı “ Yün Bebek " filmi ile Newyork Avrasya Film Festivalinde en iyi kadın sanatçı ödülünü aldı. Ümmiye Koçak ve Arslan Köy Tiyatro topluluğunu Türkiye’de 30 bin kişi izledi.

 

Çocukluğundan beri içinde varolan sanat aşkı, tiyatro ile anlam buldu. 45 yaşında köyünde ilk tiyatrosunu kurdu.

 

Kendini ve yaşamını her haliyle kabul edip ve bu süreçteki tüm olanaklarını kullanarak hayallere giden müthiş bir yolculuk hikayesi Ümmiye’nin ki.

 

Köyünün kadınları, onun tiyatrosunun oyuncuları oldu. Börek açarken oyun provası yaptılar.

 

Ümmiye, çocuklara ve gençlere mesajını veriyor ve diyor ki ;

 

“ Yanlışı göstermenin yolu, insana insanla anlatmak; insana sanatla anlatmak. Kesinlikle şiddetle hiç kimse hiç bir şey öğrenemez. Bu çocuk yaşta olmalı ve tiyatro ile olmalı. "

 

 

Gülmek en büyük gücümüz. Kadın gülerse toplum güler.

 

Adıyaman’dan İzmir’e Kars’tan Mersin’e Trabzon’dan Tunceli’ye güzel Anadolu’nun hangi köşesinde yaşarsak yaşayalım içimizde var olan gücü farkettiğimizde enginlere sığmıyor, taşıyoruz. Bu yolculuktan öğrendim ki cesaret de bulaşıcı. Birimizin gösterdiği cesaret diğerine geçiyor. Binlerce yürekli kadınız. Yeter ki harekete geçelim.

 

Görmek istediğin değişimin kendisi sen ol...

 

Yapabilirim, Yapabilirsin, Yapabiliriz...




Sosyal Medyada Paylaş



Siz Hala Profesyonel Destek Almıyor musunuz?

Size Nasıl Yardımcı olabilirim?

" Değişimin sırrı, tüm enerjini eskiyle savaşmak yerine yeniyi yaratmak için odaklanmandır." -Socrates

Hadi bu sırrı birlikte keşfedelim...

İLETİŞİM

Hayallere doğru bir yolculuğa çıkmaya var mısınız?