Soruların Penceresinden Hayata Bakmak

Soruların Penceresinden Hayata Bakmak

Yıllar önce bir soru sordum kendime.

 

“ Kendini tanımaya ne zaman karar verdin Zuhal? "

 

Gelen cevap :

 

“ Kitapların dünyasını keşfettiğim zaman (sanırım 12 yaşlarımda idim) "

 

Arkasından bir soru daha geldi.

 

“ Peki kitapların dünyasına adım attığında seni içine alan ve kendini keşfetme yolculuğuna çıkmana neden olan şey neydi? "

 

Gelen cevap :

 

“ Kitapların içinde yer alan karakterler."

 

Her okuduğum kitabın karakteriyle kendimi özdeşleştirirdim. O dünyanın içine girer; karakterler ile birlikte olayın döngüsü içinde ben de yer alırdım.

 

Bu yolculukları yapmaya başladıktan bir süre sonra, olayın döngüsü içinde gerçek Zuhal olsa acaba neler yapardı?, nasıl davranırdı? gibi sorular sormaya başladığımı hatırlarım.

 

Sorduğum sorular sayesinde kendime dair hiç ummadığım cevaplar ile karşılaştım ve o zaman dedim ki:

 

“ İçimde benden başka bir ben daha var. Acaba kim? "

 

Artık o sorunun cevabını çok iyi biliyorum.

 

 

Nörobilime göre, bir soru sorulduğunda, o an beynimizin düşünce süreci adeta ele geçirilmiş olur. Yani beynimiz bir sorunun cevabını düşünürken, başka hiçbir şey düşünemez. Soru sayesinde beynimiz uyarılır ve serotonin salınmasına neden olur. Bu serotonin salınımı beynin gevşemesini, beynin tüm alanlarından istihbarat toplamasını, böylece yanıtları en detaylı şekilde bulmasını ve çözümler geliştirmesini sağlar. Bu süreç elbette hazır sunulan çözümlerden çok daha etkilidir. Çünkü kişiye özeldir. Beyin haritasındaki zevkler, tecrübeler, beceriler, değerler içinden kişI, kendisi için en uygun çözümü ortaya çıkarır. Ayrıca beyin çözüm bulmaya yaklaştıkça, yeni nöral bağlantılar kurarak, soruyu ve bulduğu cevabı anlamlandırır. Bu da adım atmak için ihtiyacımız olan motivasyona, bizi bir adım daha hızlı yaklaştırır.

 

Araştırmalar sorularla insanların gelecekteki seçimlerini bile etkileyebileceğini ispatlamıştır. 40.000 katılımcı üzerinde yapılan bir araştırmada katılımcılara;

 

“ 6 ay içersinde yeni bir araba alacak mısınız? "

 

sorusu sorulmuş ve satın alma verileri takip edildiğinde oranının %35 arttığı gözlemlenmiştir.

 

“ Kan bağışı yapacak mısınız? " sorusu kan bağışlarını %9; “ Oy kullanacak mısınız? " sorusu oy kullanma oranını %25 oranında artırmıştır. Benzer araştırmalar bilgisayar satışı, cep telefonu satışı, spor salonuna yazılma oranı ile ilgili konularda da yapılmış ve artışlar gözlenmiştir. Sadece bir şeyler yapmayı bile düşünmek, algılarımızı değiştirebilir ve hatta vücudumuzun kimyasını değiştirebilir. Mesela, limon suyunu yudumlarken kendinizi hayal edin. Tadı nasıl? Ağzınızda oluşan hissi fark edin. Kontrolünüzün tamamen ötesinde bir şey olduğunu fark edeceksiniz. Çünkü sorulan sorulara beynin verdiği yanıtlar o kadar güçlüdür ki, bizi o deneyimi yaşamış gibi hissettirebilir.

 

Günümüzde nörobilim ve insan davranışları üzerinde yapılan araştırmalar, etkili soru sormanın insanlar arasındaki bağlantıları güçlendirdiğini ve sağlıklı iletişime kurmak için etkili bir araç olduğunu kanıtlamıştır. Yıllar yılı kemikleşen alışkanlıklarımızı değiştirmek, öğrenilmiş çaresizliklerimizle başa çıkmak, paradigmalarımızı fark etmek ve daha etkili bireyler olmak için soruların arkadaşlığına başvurmak,   yaşam standartlarımızın artmasını sağlayacaktır.

 

 

En son ne zaman kendinize sizi gerçekten zorlayacak bir soru sordunuz?




Sosyal Medyada Paylaş



Siz Hala Profesyonel Destek Almıyor musunuz?

Size Nasıl Yardımcı olabilirim?

" Değişimin sırrı, tüm enerjini eskiyle savaşmak yerine yeniyi yaratmak için odaklanmandır." -Socrates

Hadi bu sırrı birlikte keşfedelim...

İLETİŞİM

Hayallere doğru bir yolculuğa çıkmaya var mısınız?